Ulu önder Türk subaylarının Azerbaycan`a gelişini sağlamakla...” – Yücel Paşa
Emekli Tuğgeneral, Türkiye’nin Azerbaycan Büyükelçiliği Eski Askeri Ataşesi Yücel Karauz, Azerbaycan`ın ulusal lideri Haydar Aliyev`in Türkiye ile ilişkilerin derinleştirilmesinde ve ordu kuruculuğu yönünde gerçekleştirdiği hayati önem arz eden çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Yücel Karauz, “Türkiye ve Azerbaycan halkı olarak o kadar çok şanslıyız ki, dünyada asırlar boyu çoğu millete nasip olmayan modern Türkiye`nin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve modern Azerbaycan`ın kurucusu ulu önder Haydar Aliyev gibi bugün ve gelecekte yolumuzu ışıklandıran siyasi liderlere sahibiz.” dedi.
Azerbaycan Cumhuriyeti Sivil Toplum Kuruluşlarına Devlet Desteği Ajansı'nın “Haydar Aliyev Yılı”na adanan hibe yarışmasının galibi “Orta Asya ve Güney Kafkasya İfade Özgürlüğü Ağı” Kamu Birliği (CASCFEN) “Türk dünyasının birliğinde Haydar Aliyev faktörü” adlı projeyi hayata geçirmeye başladı. Hem STK temsilcileri hem de Türk devletlerinin önde gelen isimleri ve medya temsilcilerinin görüşlerinden yola çıkılarak hazırlanan 5 makaleden ikincisi okurların beğenisine sunuldu. İkinci makale, Türkiye`nin Azerbaycan`daki Eski Askeri Ataşesi, Emekli Tuğgeneral Dr. Yücel Karauz`un fikirlerinden yola çıkılarak hazırlanmıştır.
Yücel Karauz, tarihi sahsiyet Haydar Aliyev`in Azerbaycan`da yeniden hakimiyete gelişinin Mustafa Kemal Atatürk`ün Kurtuluş Savaşı`nı başlatmak için Samsun`a çıkışı ile aynı olduğunu söyledi:“Tabi ki devletini ve milletini gelişime doğru götüren siyasi liderler, sade insanlara kıyasla farklı yeteneklere sahip oluyorlar. Onların arasında özel bir yeri olan merhum Haydar Aliyev ve onun liderlik vasıfları ile ilgili yüzlere kitap ve sayısız makale yazılabilir. Bense Haydar Aliyev`in Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine verdiği önem ve onun ordu kuruculuğu yönündeki faaliyetlerinden bahsetmek istiyorum.
Dünyada yaklaşık 200`e yakın devlet ve bu 200 devlet içerisinde farklı coğrafyalarda yaşayan 150`ye yakın millet var. Bu milletlerin çoğuna devletini, milletini muasır güçlü birlik beraberlik içerisinde yaşatan, aynı zamanda ülkesini diğer devletlerle mukayese edildiği zaman daha da ilerilere götüren, bulunduğu coğrafyaya ve küresel ölçekte tarihe ismini altın harflerle yazdıran çok az sayıda lider vardır. Türkiye ve Azerbaycan halkı olarak o kadar çok şanslıyız ki, dünyada asırlar boyu çoğu millete nasip olmayan modern Türkiye`nin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve modern Azerbaycan`ın kurucusu ulu önder Haydar Aliyev gibi bugün ve gelecekte yolumuzu ışıklandıran siyasi liderlere sahibiz.
Haydar Aliyev Nahçivan`da bulunduğu sürede Türkiye ile mutlak surette ilişkiler geliştirmek gerektiğini biliyordu. Haydar Aliyev dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ile süratle temasa geçerek Türk kapısı diye adlandırılan Nahçivan ve Türkiye ilişkilerini hızla geliştirdi. Bu kapsamda ilk olarak adı Umut veya Ümit Köprüsü diye adlandırılan köprü açılarak 70 yıl sonra Türkiye ve Nahçivan arasında ayrılık sona erdirildi. Haydar Aliyev yaptığı görüşmeler sonucu 100 öğrenciyi Türkiye`ye öğretime gönderdi. Ulusal lider Haydar Aliyev`in Azerbaycan`a tekrar hakimiyete gelmesini ulu önder Mustafa Kemal Atatürk`ün Kurtuluş Savaşı`nı başlatmak için Samsun`a çıkış seferi gibi değerlendiriyorum”.
Y.Karauz, Haydar Aliyev`in ordu kuruculuğuna yönelik faaliyetlerinde Türkiye ile işbirliğine önem vermesinin ikitaraflı ilişkilerin gelişimindeki öneminden bahsetti:“Ulu önder Haydar Aliyev tekrar hakimiyete geldikten sonra öncelikle Türkiye ile askeri anlaşmalar yaparak ordu kuruculuğunu geliştirmek için Türk subaylarının Azerbaycan`a gelişini sağlamıştır. Ordu kuruculuğu anlamında atılan bu adım hem Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin en temelli esaslarından biri olmuş hem de Vatan Savaşı`na giden yolda Muzaffer Azerbaycan ordusunun kurulmasını sağlamıştır.
Ulu önder Haydar Aliyev’in ordu kuruculuğu anlamında attığı en önemli adım 1972 yılında Cemşit Nahçivanski Askeri Lisesi`ni açmak, müteakiben Bakü`de mevcut 2 askeri okulda okuyan Azerbaycanlı sayısını artırmak, okulların komutanlıklarına Sovyet İttifakı`nda başarılı olmuş Azerbaycanlı komutanları getirmek, 1997 yılında harp okulunun Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kurulmasını, 2001 yılında mezun olmalarını sağlamak, Azerbaycan ordusuna NATO tecrübesini kazandırmak maksadıyla barış için ortaklık faaliyetlerine katmak ve ordu koruculuğunda Türk ordu modelini benimsemektir.
Ulu önder ordu kuruculuğunun 80`inci kuruluş yıldönümünde amacını, “1970`li yılların sonunda biz her sene Azerbaycan`dan toplam 800-900 genci, Sovyetler Birliği`nin farklı yerlerinde bulunan 45`in üzerinde askeri okula eğitim almaya gönderiyorduk. Tüm bunları yaparken biz halkımızı düşünüyorduk - çarlık Rusyası döneminde, “Müslümanlar orduda görev yapmamalı”, - demişlerdi. Oysa biz halkımızda askerlik mesleği unutulmasın, halkımız askeri meslekten yoksun kalmasın istiyorduk. Ben bunun ileride bize gerekli olacağını düşünüyordum.” şeklinde ifade etmiştir.
Ulu önder ordu kuruculuğunun önemini aynı konuşmasında, “Azerbaycan`da ordunun gelişmesi, güçlenmesi devletimizin ve halkımızın en başlıca görevidir. Biz her zaman aynı konumu paylaşarak Azerbaycan`ın bağımsızlığının ebedi ve sarsılmaz olduğunu beyan ettik. Bu kelimelerin sürekli gerçekleşmesi, bu düşüncelerin icraata dönüşmesi için biz orduya özel ilgi göstermeliyiz, onu güçlendirmeli ve geliştirmeliyiz. Biz orduya, Silahlı Kuvvetlere ilgiyi artırmalıyız. Onun her sorunu devlet ve hükumetin kontrolü altında bulunmalı, tam zamanında masaya yatırılmalı ve çözülmelidir.” şeklinde belirtmiştir.
Ayrıca, “Ordunun itibarını artırmak gerekir. Askerlik mesleği Azerbaycan’da en saygın mesleklerden biri olmalıdır. Her vatandaş Azerbaycan askerine, subayına saygı, sevgi ve ilgi göstermelidir. Halkımızın vatanseverlik duygusunun yoğun olduğunu düşünüyorum. Vatanseverlik duygusu yoğun olunca orduya ilgi ve saygı da her geçen gün artacaktır.” ifadeleri de önemlidir.”
Yücel Paşa, “Ulusal lider Haydar Aliyev`in gençlere ordu sevgisi ile ilgili olarak ifade ettiği, “Her Azerbaycan genci bilmelidir ki, orduda görev yapmayan kişi toplumda itibar kazanamaz. Tam tersi, orduda görev yaptıkları için bu insanlara toplumda güzel davranılmalı, özel saygı gösterilmelidir. Bu kişilerin askerlik hizmetini yapmayanlardan bir ayrıcalığı olmalıdır. Ben buradan Azerbaycan gençlerine, vatandaşlık borçlarını şerefle yerine getirmeleri gerektiğini söylüyorum. Gençler bu şerefe nail oldukları sürece toplumumuzda saygı görecekler.” direktiği Vatan Savaşı`nda vatan için, bayrak için hayatını seve seve vermeye giden insan sellerine dönmüştür.” dedi.
Sonda bir kez daha Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin kurulması ve hızla derinleşmesinde Haydar Aliyev`in hizmetlerini hatırlatan Yücel Karauz, iki kardeş ülke arasında ilişkilerin sağlamlığının ulu önderin amaç odaklı siyasetinin sonucu olduğunu bildirdi:“Elbette Hadar Aliyev öylesine yüce şahsiyet ve siyasetçidir ki onun faaliyetini bir veya birkaç yönden değerlendirmek doğru düşmez. Ben yukarıda Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin sağlamlaştırılmasında dahi siyasetçinin özverili çalışmalarını genel olarak vurguladım. Onun halkın ısrarı ile hakimiyete dönüşü, Azerbaycan`ın çok derin bir krizden büyük ustalıkla çıkarılmasını, aynı zamanda devletin gelecek gelişimini temin eden önemli faktör oldu. Haydar Aliyev dönemin nabzını maharetle tutuyor ve uluslararası koşulların hangi adımların atılmasını gerektirdiğini açık bir şekilde görüyordu. Bu anlamda ulu önder Türkiye ile ilişkilere son derece önem veriyor ve dış siyasette kardeş ülkenin adımlarının ilişkilendirilmesi, senkronlaştrılması için çaba sarfediyordu. Onun bu faaliyetinin sonuçlanması ve Azerbaycan ile Türkiye`nin sözde değil gerçekte bir milletin iki devleti haline gelmesi de memnun edicidir.”
Dr. Y.Karauz, Mustafa Kemal Atatürk ile Haydar Aliyev`in açmış olduğu bu ışıklı yolu günümüzde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev`in başarı ile devam ettirdiğinden gururla bahsederek şunları söyledi:“Ulu önder Haydar Aliyev`in Ordu kuruculuğu anlamında başlatmış olduğu Vatan Savaşı`na uzanan ışıklı yolu Ali Baş Komutan İham Aliyev başarıyla devam ettirmiş, muzaffer bir komutan olarak Vatan Muharebesi sonrası yapılan Zafer geçit töreninde Azerbaycan ordusunun Türk ordu modeline tamamen geçeceğini ifade etmiştir. Aslında zafere giden bu yolda atasından aldığı mirası başarı ile devam ettirmesi, daha da inkişaf ettirmesi, devlette devamlılığı sağlaması esas rol oynamıştır.”
Dr. Y.Karauz, “Ulu önder Haydar Aliyev görevde olduğu süre zarfında Türkiye`ye yaklaşık 20`ye yakın ziyaret yapmış, bu ziyaretlerde Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini çok ileri seviyelere taşımış, Asrın Anlaşması, Bakü-Tiflis-Ceyhan başta olmak üzere 5 enerji projesinde Türkiye`ye pay vermiş, enerji yollarının Türkiye üzerinden geçmesi için her türlü baskıya direnerek bugünkü gelişmiş Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin temelini koymuştur. Bugün de sayın Cumhurbaşkanı ve muzaffer Azerbaycan ordusunun Başkomutanı Sayın İlham Aliyev aldığı bu bayrağı daha yükseklere kaldırmış, atasının mirasını Şuşa Beyannamesi ile tarihi noktaya taşımıştır.
Türkiye`nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk 1921 yılında daha henüz Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan Azerbaycan Büyükelçiliğinin açılışında Türkiye`de ve dünyada birçok insanın Azerbaycan devletinin varlığından habersizken bizlere rehber olacak şekilde “Azerbaycan`ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir” demiştir. Türk dünyasının dahi evladı ulu önder Haydar Aliyev ise “Biz bir millet iki devletiz” fikrini seslendirerek gerek Türkiye gerekse de Azerbaycan halkına yüzyıllar sürecek bir fikir hedef ve ideali bırakmıştır. Bugün ise bu iki temel doktrini Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, “Kardeşliğimizi stratejik müttefikliğe çıkartarak biz bir millet iki devlet tek yumruğuz” demiştir. Gerek Mustafa Kemal Atatürk gerek Haydar Aliyev`in gerekse de sayın İlham Aliyev`in önümüze koyduğu bu doktrinler yüzyıllar da geçse yolumuzuaydınlatacaktır.
Aynı soya aynı köke sahip bir milletin evladı Azerbaycan ve Türk halkı olarak gerek Mustafa Kemal Atatürk`ün gerekse de Haydar Aliyev`in açmış olduğu bu ışıklı yolu günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev`in başarı ile devam ettirmesini gururla izlemekteyiz. Bizlere düşen görev ise bu kutsal davaya bir nefer gibi daha da yücelmesi için durmadan dinlenmeden katkı sağlamaktır. Bunu bu şekilde yaptığımız zaman Azerbaycan-Türkiye kardeşliği sözde değil gerçek manada sonsuza kadar ebedi ve sarsılmaz olacaktır.” dedi.